Sunday, 31 August 2014

Medeniyet İnşası ve Davutoğlu

Medeniyet İnşası ve Davutoğlu


Medeniyet İnşası ve Davutoğlu

Davutoğlu, partili partisiz intikam tugayları eliyle yıllardır en çok yıpratılmaya çalışılan isim oldu. Ak Partiyi vuracakları kanlı-canlı alanın dış politika olduğu aşikar. Çünkü çevremiz kan gölü. Bunu hazırlayan sebeplerden hiçbiri değiliz ama hazır ateş yanıyorsa da evdeki yakılacakları yakalım derdinde muhalefet. Arap baharı ve öncesindeIrak işgalinin ısıttığı coğrafyada Davutoğlunun linç edilmesi için sabah akşam dualar edildi, ateşli ayinler yapıldı.
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin en büyük hayali, bir gün uyandıklarında Davutolu’nun yabancı ajanlar listesinde adının geçmesi idi. Bu İran ve El-Kaide falan gibi bir şey olursa da mükemmel olurdu. Öyle ya bunlar ülkeyi satıyorlar, sattılar, satacaklar. Fakat satış belgesi lazım. Davutoğlu bu pazarda sabah akşam harcanmak istedi. En zor alan, dış politika. Ulusal çıkar ile uluslararası yaptırımlar arasında kalır, bazan kendinizi anlatamazsınız. Ülkenizi savunmak için yaptığınız manevranın içerideki görüntüsünü hesaplayamazsınız.
Stratejik derinlik üzerine girşilen operasyonlar meyvelerini vermeye başladı. Davutolu’nun başbakanlık için uygun görülmesi bütün bu muhalefet hırpalamasına da set çekti. Dün, Davutoğlu için gensoru verenlerin gıkı çıkmıyor. Suriye, Gazze ve İŞİD terörü sonrası kimin elinin kimin cebinde olduğunu birazcık anlayan popüler siyasetçiler çuvallamış durumdalar.
Ne oldu tırlara. Türkmenlere neler oluyormuş meğer. Suriyeli sığınmacılar meğer davet mektupları ile gelmemişler. Esed’e gidip Türkiyeyi şikayet etmek meğer çok ayıpmış. Esed aslında hep ikili oynamışve hem İsrail hem de Ruslarınişbirlikçisiymiş. Irak iç düzeni diye bir şey yokmuş değil mi. Orada bir mezhep çatışması değil Amerika, İngiltere ve İsrail odaklı çeteciliğe karşı İran, Rusya ve Çin blokajı varmış. Burada üretilen İslamcı örgüterin tamamı da paravanmış ve Türkiye ile hiçbir organik bağları yokmuş. Muhalefetin salladığı gibi Reyhanlıyı biz yapmamışız.
Bu çatışma ve karambol ortamında zaman zaman istemediğiniz sonuçlar ortaya çıkabilir. 90lı yılların başında peşmergeler için gönderilen silahların PKK tarafından kullanıması gibi. Tarih herşeyi ortaya çıkaracaktır. Fakat bir şey var ki Davutoğlu muhalefetin de nefesini kesmiştir.
En önemlisi, entelektüel ve donanımlı bir sosyal bilimcinin başbakan olmasıdır. Akademiden gelen bir hocanın bu süreçte yapacağı çok şey olacak. Bugüne kadar savaş ekonomisi ve fiziki altyapı ile uğraşıldı. Medeniyet inşası için yol ve köprü gerekir. Geçtiğimiz on yılda araç-gereç, bina ve altyapı için çalışıldı. Şimdi akademi ve eğitim altyapısı tamamlanmalı. Akademi konusunda bir arpa boyu yol alındı. Eğitim yeni baştan ele alınmalı. Sil baştan değil. Islah edilmeli.
Davutoğlu bu süreç için çok büyük bir şanstır. Bilim ve Sanayi Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ortak eylem planında yürütülmesi gereken bir sosyal devrim sürecine geçilecektir.
Eğitim sistemi ve yüksek öğretim politikası temelden elden geçirilmelidir. Bilimsel yobazlığa dönüşmüş olan bu üretimsizlik sorgulanmalı, geçtiğimiz süreçte jurnalci ve tescilli ahlak zabıtaları eliyle yıldırılan öğretim kadrosu kendini güvende hissetmelidir.
Popüler politikalarla savrulan rektörlerin sözüm ona mutlak egemenliği ironisine son verilmeli ve danışma ve yönetim kurullarının etkin olduğu bir yükseköğretim sistemine geçilmelidir.
Üniversite, karanlık orta çağına geçmiştir. Cemaatliliğin egemen olduğu, bütün yönetsel etkinliklerde yandaşçılığın egemen olduğu bu yapı patinaj yapmaktadır. Bu süreçte akademi evrensel misyonuna dönmelidir.
Okullarda hocaefendiler dışında tez konusu verilemeyecek noktaya gelinmiştir. Ergenekon davasında anlatılanlar üniversitede yaşanıyor. Encümen-i daniş toplantıları sohbet evlerindeyapılıyor. Akademik ve idari hiyerarşiyi çakma şeyhlerin çakma halifeleri belirliyor.
Davutoğlu akademi, kültür ve medeniyet inşası için büyük bir fırsattır. Batıcı şımarıklığı olmayan Batılı, Doğucu komplekslerini aşmış bir Doğuludur. Asya kökenli bir Avrupalı, Avrupa donanımlı bir Asyalıdır. Arap dünyası, İslam tarihi ve Ortadoğuyu en iyi bilen insanlardandır.
Bu bakımdan kültürel anlamda dünyaya söyleyecek sözü olan bir medeniyet için çok iyi bir toparlanma şansıdır. Bunu İslamcı emperyaliszmle ilişkilendirmek vicdansızlık ve hasetçiliktir. Türkiyenin ve dünyanın artık böyle bir derdi yok. İnsanlık için bilgi üğretimi ve insanlık için önyargısız hizmet. Fetişe ve totemlere bulaşmadan özgürlükçü bir yaşam. Herkesi özümseyen, hazmeden ve kendisine benzetmeye çelışmeyen bir özgüven. Yumuşak dil ve güleryüz. Belki Davutoğu sempatisinin özeti de budur. Güler yüz ve tatlı dil.
Muhsin Kızılkaya ile tamamlayalım: “Wikileaks belgelerinde “Tehlikeli ve beklenmedik davranışlar gösteren adam” olarak anıldı. O kendisini mükemmeliyetçi olarak tanımlıyor, hatta çevresini huzursuz ve rahatsız edecek kadar mükemmeliyetçi. Bütün çalışma hayatı boyunca diplomasiye bir şiirsellik katmak için çalıştığını söylüyor. Çok çalışıp bunaldığında da “engin bir yerde durmadan yürümek” istiyor. Gecenin bir saatinde uyanıp bir süre düşünmek... Roman okumak... Ney taksimine birazcık Wagner katık etmek...Yani bizim musikimizdeki sükûnet ile Batı müziğinin ritmi arasındaki uyumu yakalamak... En sıkıştığı anda, en çetin müzakere anlarında yarım saat bir başına kalmak yeniden şarj olmasına yetiyor. Ha bir de iflah olmaz bir satranç tutkunu... Yüzünde biraz önce yaramazlık yapmış bir çocuk muzipliği var... Başbakanlığında, Davutoğlu’ndan bir Akbulut bekleyenler çok yanılacak.”
Başarılar dilerim sevgili meslektaşım.

Hocaların gözüyle Davutoğlu

Liderlik kabiliyeti ve bu tür özellikleri birleştirilince ülkemizin böyle bir siyaset ve bilim adamı yetiştirmiş olmasından gurur duyuyorum.
Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç - Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi
O, hemen her dersinde sizi antik dünyadan modern zamanlara kadar farklı medeniyet havzalarının düşünsel ve siyasî tarihlerinde mukayeseli bir gezintiye çıkartır. Bir anda kendinizi Sokrat veya Konfüçyüs'ün yanında bulabilir, biraz sonra Kudüs önlerindeki Selahaddin-i Eyyûbî'nin karargâhında, Endülüs'te el-Hamra Sarayı'nda ya da Rönesans İtalya'sında gözlerinizi açabilirsiniz.
Doç. Dr. M. Cüneyt Kaya - İstanbul Üniversitesi
Bugün dünyada, Batı ve Doğu kültürünü birleştirebilecek olan nadir insanlardan biridir. Bu iki kültürü birleştirmede özel bir yapılandırma şekli var onun.
Prof. Dr. Şerif Mardin - Ahmet Davutoğlu'nun Tez Hocası

Davutoğlu'nun müstesna zekâsı, geniş bilgi birikimi ve bütün bunların çok daha üzerinde insancıllığı ile derinlikli maneviyatı beni yürekten etkilemişti.
Prof. Dr. Richard Falk - Birleşmiş Milletler Özel Raportörü

Öğrenmeye talebesinden daha heyecanla açık bir hoca, etrafında halka olanların motivasyonlarını diri tutmaya kadir bir rehber, muhiplerinin dertlerine ortak olup yol açıcı nasihatler veren bir ağabey.
Doç. Dr. Ahmet Okumuş - İstanbul Şehir Üniversitesi
Türkiye'de onun vizyonunu destekleyecek şekilde bir eğitim vizyonumuz olsa, bir hukuk vizyonumuz olsa harika bir denklik oluşacak. Uluslararası politika anlamında söylediklerini romantik bir Osmanlıcılığa indirgemek, ne söylendiğini görmemektir.
Prof. Dr. Engin Akarlı - Ahmet Davutoğlu'nun Hocası

HAMİŞ

  CHP’li vekiller İnsan Hakları Komisyonunu acilen toplantıya çağırarak İŞİD teröründen kaçan Türkmen ve Ezidilere yönelik acil eylem planı yapılmasını talep etti. Popüler medya da bir iki vicdan tweeti atsa da şu ilkel vandallığımızın tansiyonu düşse. Malum, modern zamanlarda popüler enstrümanların meşrulaştırmadığı herşey yok hükmündedir.
  Rep Müzik sanatçısı Mısır kökenli İngiliz vatandaşı. Trilyonluk evde oturuyor. İŞİD’e katılmış ve kelle kesiyor. Çağdaş cinnet.
  Bakanlar Kurulu İŞİD sözcüsü altı kişinin mal varlığını dondurdu.
  İsrail Gazzeyi vurmaya devam ediyor. İŞİD bu katlima arkasını dönmüş Müslümanları kesiyor. Gel de inan. Kim kime dost, daha fazla söze ne hacet.

AKADEMİK ALANDA PARALEL TEMİZLİK

Hazır el atmışken devam etmeli. Temizlenmesi gereken alanlardan biri de üniversiteler. Yusuf Kaplan yazdı: “Medeniyet Üniversitesi kapatılmalıdır.” Son kurulan üniversitelerden biri. İstanbul’un göbeğinde. İsmi başka bir üniversiteye de nasip olmayacak bir şans ile doğdu. Kurucu rektör atandı. Ben de kendisi ile görüştüm. Cemaatli. Müseccel markalı Müslüman. Kendisi dışındakileri samimi, dindar, ahlaklı, dürüst saymayanlardan. 2010 yılında tanıdığım günden beri değişmedi.
Bu kurumu sığ insanlara teslim edenlere tepkiliyim. Üniversiteyi dar bir kliğin, özellikle de paralel kulların eline bıraktılar. Yeni kurulan bir üniversite doğmadanköhneleşti. Cemaatten olmayanların giremediği, kapalı devre çalışan bir kast sistemine dönüştü. Şimdi ilk rektörlük seçimine gidiliyor. Mevcut rektöre herkes ateş püskürüyor.
Sakalımız olsaydı sözümüz dinlenirdi. Yıllardır söyüyorum. Dinlemelerde sorun yok. Beni de dinlesinler ama operasyon niyetinde olanlar dinlesin. Dinlesinler ki yıllar sonra anlayacakları akademik mevzileri erkenden öğrensinler. Marmara Üniversitesi’nde rektör Zafer Gül’ün ikinci döneme geçmesine izin verilmedi. Gazi Üniversitesi’nde beşinci sıradan atanan bir doktor için şimdiden tellal çağırılıyor. Medeniyet Üniversitesi için kafalarını duvarlara vuruyorlar. Sakarya Üniversitesi’ndeki seçimlerde üç koldan yaşanan paralel kafa karışıklığından bahsediliyor.Kastamonu Üniversitesi çarşaf çarşaf.
Kocaeli Üniversitesi önceki seçimlerde cemaat odağında bir seçim süreci yaşamıştı. Başarılı olunamadı. 17 Aralık sonrasında her biri bir tarafa savruldu. Komsuoğlu yönetimi bu ince sokaklara daha gelemediği için her bıyıklıyı iktidar sahibi zannetti. Fakat paralellerin kıvraklığını öngöremedi. Şimdi elindetutmaya çalışıyor. Fakat paralelizm silikon gibidir. Doğası ve tarihi misyonu gereği oluşan boşluğa karşı en akışkan malzemelerden biridir.
Şimdi sığ bir derinlik içerisinde strateji geliştirmeyi deneyecekler. Fakat artık yoğurdu üfleyerek yeme dönemi başladı. Bahçesinden geçenler bile yaklaştırılmıyor. Kocaeli bürokrasisi bu konuda cahil cesareti içerisinde. İstanbul siyasetinde Kocaeli’nin bu aymazlığı konuşuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi üst yönetiminin yüzde yetmişi değiştirildi. Pararlel temizlik birimleri kuruldu. Kocaeli’de yaşanan müdür elemeleri de Kocaeli dışından.
 Bu şehrin sahibi yok. Emanetçiler elinde savruldu bugüne kadar. Fakat, üniversite meselesinde meydanı boş bırakmayacağız. Kimse kusura bakmasın. Burada biz nöbetteyiz. Ahlak zabıtaları bu üniversiteyi şekillendirmeye çalışıyorlar. Gereken her yere ulaşıldı. Anlatıyoruz, anlatacağız.
Dünyada hiçbir ülkede olmayan bir şey bu: Şucuların, bucuların üniversitesi. İlkeller dağlarına çekilsin.
Kocaeli geçilmez.
Prof. Dr. Esat Harmancı, http://ozgurkocaeli.com.tr

No comments:

Post a Comment

Featured post

Five Years After Reconversion: Hagia Sophia Embodies Turkey’s Cultural Crossroads

  ISTANBUL, JULY 2025   — Half a decade has passed since the iconic Hagia Sophia resumed its role as a working mosque, marking a watershed m...

Popular Posts